28 Kasım 2010 Pazar

"Acıları Hissederken Ortaklaşmak"

27 Kasım 2010 Cumartesi Saat 17:05

Kısa filmi ‘Son Oyun’ ile birçok ödül alan Müjde Arslan, bu kez doğduğu topraklara çevirdi kamerasının yönünü..

Arslan’ın Mardin’de çektiği ‘Ölüm Elbisesi: Kumalık’ adlı belgesel, zulm gören, itilip kalkılan, hor görülen kadınlığın dokunulmaz erkeklik karşısındaki yenilgisini, kumalık adlı can sıkıcı ve can yakıcı geleneğin kadınları nasıl ‘öldürdüğünü’, halası Emine ve diğer kuma giden kadınların yaşam öyküleri üzerinden anlatıldı.
Mardin Eğitim Sen İşçi Atölyesi çalışanlarının yaptıkları açıklamaya göre ;

''

Eğitim-Sen Mardin Şubemizin ''İşçi Filmleri Günleri Atölyesi''nin mutfağında,''ÖLÜM ELBİSESİ: KUMALIK" belgeselinin 23.11.2010 akşamı seyri üretiminde: KADINA yönelik şiddettin bir kaç oturumda ifade edilemeyeceğini, klasörlerce film, belgesel veya röportajın yeterli olamayacağının bilinceydik hepimiz. Elbette ''kuma'' olgusunun bir tarihçesi, sosyolojik seyri ve gerçeğini toplumumuzdaki ön yargılardan arındırarak; kimine göre ''Doğunun sorunu'' kimine göre de '' Kürt Geleneği'' deyip bu işin içinden kolayca sıyrılmanın kolay olmadığının mücadelesini vermek, Eğitim-Sen Mardin Şubesi ''İşçi Filmleri Günleri Atölyesi'' emekçilerine, örgütlü kadın hareketlerine ve tüm duyarlı halklarımıza kalmıştır.


Kadına yönelik şiddetin en acısı ve en ölümcülü olan çok eşliliğin (Kumalığın) tarihçesinde dünyanın bütün kavim ve ulusların kadınları bu şiddete maruz kalmıştır. Çinliler, Hintliler, Yunanlılar(Spartalılar, Atinalılar)Babiller, Asurlular, Persler, Medler, Araplar, Fravunlar, Asyalılar, Avrupalılar ve Afrikalı kadınlar hep bu şiddetten etkilenmiş hala bu işkencelerden kurtulamayan kadınlar vardır. Birçok Afrika ülkesini, ülkemizin bu sorunuyla karşılaştırmak doğru sayılamayacağı gibi ülkemizin, gelişmiş Avrupa ülkeleriyle de karşılaştırmak bir o kadar gerçekçi olmayacaktır.


Türkçede ''KUMA'', Kürtçede '' KİRASÊ MİRİNÊ: HEWÎTΔ, Arapçada ''DIRRA'', Süryanicede ''YABİMTHO'' gibi sözcüklerle anlamlar yüklenmiş, hiç kimseye layık görmediği isimler vermiş halklarımız...


Süryani halk ozanı Miğail Kırılmaz'ın,kuma (Dırra) ile ilgili Süryani-Arap kültürlerinin bir bileşkesi olan tepkilerini:
VIDDIRRA DIRRA DIRRA!.. ''Vıddırra dırra dırra !..hiyyé eşked mırra / Killitkin kulu méi hede amrallah ?
Martıl icdidé eğedle sévir / Martıl atéké tımşi vıdzévır;
Martıl icdidé sevet ırok / Martıl atéké hélefit modzok.
Martıl icdidé sevet gbébet / Martıl atéké kémitlu fişşébet !.. ''

Miğail Kırılmaz'ın Arapça şarkısını derleyen Zekiye Dayar’ın kaleminden bu şarkı için: eve gelen KUMA için, hanımın tavırlarını BÖYLESİ MİZAHLA kim tasvir edebilirdi ki? Elbette bu trajediyi defalarca düğünlerde dinler, müziğiyle eğlenirdik. Geriye dönerek baktığımızda Halk Ozan’ımızın bizleri nasıl da SEANSA ALIP, TEDAVİ ETMEYE ÇALIŞTIĞINI anlardık…


Süryani Halk Ozanı'mızın mısralarındaki KUMA ŞARKISININ anlamına gelince : ''Kuma !.. kuma !..kendi ne kadar acı / Hepiniz benimle söyleyin Allah'ın emri mi ?
Yeni karısına bilezik aldı /Eski karısının kaşları çatıldı.
Yeni karısı ırok yaptı / Eski karısı '' Tatmam'' diye yemin etti.
Yeni karısı haşlanmış köfte yaptı / Eski karısı yanan odunla saldırdı ''


Sayfalarca NEDEN yazmaya kalkarsak eğer, bu olgunun acısını Miğail Kırılmaz Ozanımız gibi hissettirecek, ezberimizi bozup eğlendirirken düşündürecek BİR SİSTEM bilir misiniz?

İpekyolu Haber Servisi- www.ipekyolugazete.com

Hiç yorum yok: